Bugün benim için bu senenin en heyecan verici, sektör için ise bir ilk olan etkinliği gerçekleştirildi; Nesnelerin İnterneti Zirvesi
Etkinlik boyunca düzenlenen oturumlarda kendimce öne çıkan noktaları aktarmadan önce, etkinliği düzenleyen başta Intel, Cisco olmak üzere Biz Consulting‘i tebrik ederim. İçerik anlamında çok zengin bir etkinlik düzenlemişler, umarım gelecek sene de tekrarlanır.
Bu etkinlik benim için, Türkiye’deki şirketlerin IoT konusuna bakışını ve kimlerin bu konuda ilgili olduğunu görmem açısından önemli oldu.
Tek üzüldüğüm nokta, IoT konusunun merkezinde olan akademik camianın yeteri kadar ağırlığının olmamasıydı. Umarım üniversitelerde bu alana gerekli önemi verir.
Etkinlik sunucu Serdar Kuzuloğlu‘nun açılışı ile başladı. Kendisinin etkinliğe katıldığını duyduğum anda aklıma ilk “Şeylerin İnterneti” terimini savunması geldi ve umarım bu konuyu açar dedim ve nitekim öyle de oldu 🙂
Her nesnenin bir “şey” olmadığını bu sebeple de “Nesnelerin” değil “Şeylerin” interneti olması gerektiğini söyledi, bu alandaki öncü firmalara ve gün boyunca da tüm konuşmacılar “nesnelerin interneti” kelimesinin yanında “şeylerin interneti” de demeye başladı. Ufak da olsa bir adım atılmış oldu.
Etkinliğin açılış konuşmasını Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım ve Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın yaptı. Cenk Kıvılcımın konuşmasında öne çıkan notlar; IoT pazar payının 10 yıl içinde dünya’da 19 milyar dolar, Türkiye pazarının ise 192 milyar dolar olacağı. Ayrıca firmalara da bir tavsiyesi vardı; “Ben firmamı önümüzdeki 5-10 sene içerisinde nasıl dijital dönüşüme ayak uydurabilirim?” sorusunu muhakkak cevaplamaları gerektiğini söyledi. Ardından sözü alan Burak Aydın ise; IoT’nin “olmasaydı da olurdu” diyebileceğimiz bir şey olmadığını, bunun 4. Endüstriyel devrim olduğunu belirtti. Konuşmasında ayrıca şirketlerin %48’i önümüzdeki sene IoT projelerini hayata geçireceğini ve bunun bir teknoloji değil, şirketlerin dönüşümü için bir araç olduğunu söyledi.
Etkinlik ardından Teradata Türkiye genel müdürü Gamze Aydının moderatörlüğünde akıllı şirketler paneli ile devam etti. Bu panelde şirketler kendilerinin yapmış olduğu çözümlerden bahsettiler. GE Türkiye Teknoloji Merkezi Genel Müdürü Dr. Aybike Molbay; Endüstriyel dataya yönelik hizmetlerinden ve operasyonlarını bir çok yerden takip edebildiklerini ve bu kapsam Predics isimli çözümünden bahsetti. Denizbank genel müdürü Hakan Ateş ise müşteri temsilcilerinin önündeki tabletlerden, ne kadar güler yüzle hizmet verdiklerini ve bunu oyunlaştırarak bir puanlama sitemi yaptıklarını söyledi. Bana göre bu panelin en ilginç konuşmacısı olan Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmazdı. Kendisi söze; “Beni sütçü olarak görün” diyerek başladı ve panele damga vuran sözü söyledi; “Hayvanların yem ambarlarından daha çok, veri ambarlarımız var.” Konuşmasında bir başka konuya da dikkat çekti, “Teknoloji ile birlikte acaba doğallık bozulur mu?” bu soruya tesislerindeki kurdukları sistemden örnek vererek cevap verdi. İneklerin ateşleri olduğunda anladıklarını, oksijen azaldığında havalandırma sisteminin otomatik olarak çalıştığını, doğum zamanı geldiğinde ona göre beslendiğini, tüm bunların ise doğallığı öldürmek değil, ürün kalitesini arttırmak olduğunu söyledi. Son cümlesi ise; “Elimizde çok önemli teknolojiler var fakat bunları kullanacak yeterli nitelikle personelimizin olmadığını, sadece teknolojiyi getirmenin yeterli olmadığını, personel eğitiminin de sağlanması gerektiğini söyledi.“
Ardından sahneye Intel IoT EMEA Başkanı Rod O’Shea çıktı. Sunumunda IoT’nin 3 önemli dalga olduğunu, bunların; Gömülü, bağlı ve akıllı teknolojiler olduğunu, 2020 yılında bağlı cihaz sayısının 50 milyar adet olacağını, doğayı az kullanıp teknolojiyi hızla büyümek için kullanılması gerektiğinden ve son olarak da Intel IgnitionLab ile iş birliklerine her zaman açık olduklarını söyledi.
Gündüz seansının son konuşmacısı ise Cisco’dan Anıl Menon‘du. Konuşmasında Türkiye’den de ilginç örnekler veren Anıl Menon, hızla büyüyen 10 şehir arasından dördünün Türkiye’den olduğunu söyledi. Hal böyle olunca akıllı alt yapı çözümlerinin kaçınılmaz olduğunu da söylemek yanlış olmaz. Bir ilginç bilgi ise 2050’de dünya ekonomisinin %32.7’sinin Çin olacağını söyledi. Türkiye ne yazık ki listede yoktu.
Öğleden sonrasında ise 2 panel ve 2 konuşma vardı. Panellerden biri, Intel Türkiye IoT ve Gömülü Sistemler Bölge Satış direktörü Uygar Doyuran‘nın modaratörlüğünde gerçekleştirilen “Başarı Hikayeleri” paneliydi. Uyar Doyuran paneli, “IoT’nin henüz bir WhatsApp’ı olmadığını, umarım bunu çıkartabiliriz.” açtı. Panel katılımcıların firmalarından verdiği örnekler ile tamamlandı.
Bir diğer panel ise Akıllı Şehirler paneliydi, panelin en renkli konuşmacısı olan Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak çok farklı bir yere değindi. “Robotlarlar bizim işlerimizi yapabileceğini, peki bizimle dedikodu da yapabilecek mi?” sorusuyla bu işin duygu tarafınında olduğunu ve belediyenin yapmış olduğu a.ş.k projesini anlattı. Bir diğer önemli tespiti ise kentlerin ikiye ayrıldığını; Rant yaratan kentler ve değer yaratan kentler. Kentlerin bilgi, sanat ve kültür üretmesi gerektiğini bu şekilde “kentli” olunabileceğini söyledi. Bir diğer konuşmacı olan NEF Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı Erden Timur ise; akıllı evlerin duyguları da algılaması gerektiğini, aksi taktirde pazarlamadan öteye geçemeyeceğini vurguladı.
Internet of Things Council Başkanı Rob Van Kranenburg ile devam eden konuşmada ise Rob Van, verinin günümüzün altını olduğunu ve işbirliğinin IoT için çok önemli olduğunun altını çizdi.
Etkinlik Things That Think (TTT) Consortium MIT Media Lab Direktörü Joseph Paradiso, yaptıkları çalışmalardan kesitler ile sonlandırıldı. Bana göre en ilhan verici konuşma en sona kalmıştı ve salonu erkenden boşaltanlar büyük şey kaçırdılar.
Biraz uzunca oldu, hatta bu kısalmış hali de denilebilir 🙂 Aşağıdaki tweetleri okuyarak da etkinliğin özetini bulabilirsiniz.
One Response to Nesnelerin İnterneti Zirvesinin Ardından